Son yıllarda boşanan çiftlerin sayısında belirgin artışlar oluyor. 1975’den bu yana bir milyonun üzerinde çift boşandı. Evliliklerin yarısı ilk 7 yıl içinde sona ermekte. Her yıl yarım milyondan fazla çocuğun anne-babası boşanıyor.
Aile içi anlaşmazlıklar kontrol edilmez boyuta ulaştığında,“çocuklar için” evliliği sürdürmeye çalışmak çocuklara yarardan çok zarar getiriyor. Birlikte olmaktan mutsuz, birbirini tüketen ama çocukları için ayrılmayan bir çift çocuklar için gerçekten de zararlı olabiliyor. Elbette boşanma sürecinden çocuklar olumsuz etkileniyor, sorunlar yaşayabiliyor. Her çocuk anne ve babasını bir arada görmek ister, ancak; “Ne koşulda olursa olsun evli kalmak gereklidir” yaklaşımı çocuk ruh sağlığı açısından doğru bir yaklaşım değil.
Çoğu zaman çiftler boşanmakla ilgili kaygı ve korkularını görmezden gelerek boşanmamak için çocuklarını bahane ederler. Boşanma özellikle toplumumuzda kadın için sosyal statüde değişiklik, maddi zorluklar, evinden vazgeçmek, yalnız yaşamak durumunda kalmak gibi ciddi güçlükleri getirir. Erkekler için ise alışkın olduğu aile düzeninden uzaklaşmak ve yalnız kalmak gibi zorluklara gebedir. Ayrıca çift kendi içinde ayrılmaya hazır olmayabilir. Ve çocuk bahane edilir. “Onun ruhsal durumu bozulur” “Ona şimdi asla söyleyemeyiz”
Çocuklara, “Biz boşanacağız” demek için ideal bir yaş yoktur. Ancak her yaş çocuğu göre boşanma kararını söyleme biçimlerinde, yapılması gereken ve gerekmeyenlerde farklılıklar olabildiği gibi, çocukların tepkileri de yaşlarına göre farklılıklar gösterir. Anne- baba bu haberi verdiklerinde nelerle karşılaşabileceklerini bilirler ve bu duruma karşı yapmaları gerekenleri yerine getirebilirlerse, çocuklar boşanma sürecini çok daha kolay atlatır. Ve hatta sorunlu, çatışmalı ancak evli bir aile içinde yaşamaktansa, sağlıklı boşanma süreci geçirmiş bir anne babaya sahip olmak pek çok çocuğun ruh sağlığını daha olumlu etkiler.
Sürekli kavganın olduğu ortamlarda çocuk anne babasının ruhsal durumunu okumayı, ne zaman ortada olmaması gerektiğini, mutsuzken ve kızgınken anne babasına nasıl yaklaşması gerektiğini bilir. Buna rağmen anne babadan biri evi terk edene kadar boşanma olayını tam olarak algılayamaz ya da algılamak istemez, hele anne-baba çocuğun önünde tartışmıyorlarsa çocuğun durumu algılaması daha da zor olacaktır.
Boşanma kararı başlangıç aşamasında çocuğun güven duygusunu sarsar, güveneceği iki kişi artık bir arada olmayacaktır. Çocuklar başlangıçta kendilerini mutsuz hissederler, olayları protesto etmeye çalışırlar. Sonraki aşamada içlerine kapanabilir, daha çok üzüntü yaşarlar, neşesizleşirler, uyku sorunları olabilir, yeme düzenleri bozulabilir. Daha sonrasında ise konudan uzaklaşmaya başlarlar. Evden giden kişiyi reddetmekle birlikte bir yandan da onu çok özlerler. Çünkü bir başka anne ya da babaları yoktur. Babanın yokluğu erkek çocuklar için daha zor yaşanır, güçlü erkek modelinden uzak kalmış olurlar; baba olma ve karşı cinsle ilişki gibi konularda mihmandarsız kalmış gibidirler. Saldırgan dürtülerini kontrolle ilgili uygun erkek davranışını öğrenmekte güçlük çekebilirler. Kız çocukları ise karşı cinsle ilişkide zorlanabilir.
BOŞANMA ÖNCESİNDE BİR SÜRE AYRI KALMAYA KARAR VERDİYSENİZ:
• Çocuğunuza yalan söylemeyin, huzursuzluğunuzu algılayacaktır ve ona güvenmediğinizi düşünecek ve size duygularını açmak istemeyebilecektir.
• Ama çok da fazla ayrıntı vermeyin. “Aramız biraz kötü, bu nedenle bir süre ayrı kalarak durumumuzu gözden geçireceğiz, ileride daha ayrıntılı konuşabiliriz” gibi…
• İçinizi dökmeyin. Çocuğunuz sizin sırdaşınız, danışmanınız değildir. Desteğinize gereksinimi olan kişidir, destek verecek olan değil. Ayrıca aranızı yapmak için her şeyi deneyebilir ve evden gidenle ilgili olarak kendini sorumlu ve/veya suçlu hissedebilir.
BOŞANMA KARARINI ÇOCUĞA NASIL SÖYLEYECEKSİNİZ?
– Bu konuşmayı anne ve babanın bir arada yapması en ideali olacaktır. Anne ve baba bir arada konuştuğunda konuşma hiç bir zaman bir ebeveynim hakimiyeti altında geçmemelidir. Çocuğunuzun önünde mutsuz olmamaya, kontrolü kaybetmemeye çalışın. Çocuk anne-babayı üzgün gördüğünde bazı soruları sormayabilir, kendi duygularını ifade etmeyebilir. Ayrıca anne-babanın duyguları çocuğun duygularını etkileyebilir, siz sarsılmış görünürseniz, o da sarsılır.
– Tek taraflı boşanmalarda istenmeyen ebeveynin kendini mağdur göstermesi doğru olmayacaktır, çocuk bu durumda taraf tutmak zorunda kalır ve kendini suçlu- kötü hisseder. Eşinize karşı duyduğunuz öfkeyi çocukla paylaşmayın!
– Günlük hayat rutininizi değiştirmeyin. Gerekirse yakınlarınızdan bu konuda yardım isteyin. Çocuğunuzun alıştığı düzenin bozulmamasına özen gösterin.
NELER SÖYLENEBİLİR?
“Birbirimizi artık sevmiyoruz ve artık birlikte yaşamak istemiyoruz, ancak biz halen senin annen ve babanız. Her ikimiz de seni eskisi kadar çok sevmeye devam edeceğiz. Seninle ilgili konulara bir arada olmaya çalışacağız. Birlikte olmasa bile her ikimizi görmeye devam edeceksin”
“Bu çok karmaşık ve zor bir durum. Biz de kendimizi üzgün hissediyoruz, ama toparlanacağız. Birbirimize hep saygı duyacağız.”
“İstediğin zaman bu konuyla ilgili konuşabiliriz. Hatta istersen, sen başka kişilerle de bu konuyu konuşabilirsin.”
“Üzgün olmakta, ağlamakta haklısın, bizimle aynı fikirde olmadığını biliyoruz, ancak bu bizim kararımızı değiştirmez.”
Çocuklar bu açıklamalardan tam olarak tatmin olmayabilir, sorulacak pek çok soruları vardır. Olabildiğince tutarlı, net ve kısa yanıtlar vermeye özen gösterin. Zaman zaman sabrınız taşabilir, hüzünlenebilir, öfkelenebilirsiniz, ancak bu soruların yanıtlarını almak çocuklar için çok önemlidir. Duygularınızı kısmen de olsa kontrol altına alarak yanıtlamaya çalışın.
ÇOCUK BU SORULARI SİZE SORABİLİR
1. “Evden kim ayrılacak? Ben kiminle yaşayacağım?” Bu sorunun yanıtı çocukların en önem verdiği konu olduğundan o sormadan bu konuya açıklık getirmek önemlidir.
2. “Neden babam (annem) evden ayrılıyor? Fazla ayrıntıya girmeden yanıt vermeye çalışın. “Birimizin gitmesi gerekiyordu. Bu kişinin baban (annen) olmasına karar verdik, ancak babanı(anneni) görmeye devam edeceksin.” Fazla ayrıntı çocuğu çaresiz kılabilir. Eski eşinizin gidişiyle ilgili olumsuzluklar varsa bile bunları çocuğunuza aktarmamaya gayret edin, çocuğunuz kendini terk edilmiş hissedebilir. Babasını (annesini) sevmemesi- özlememesi gerektiğini, çünkü onun terk ettiğini ve bunları hak etmediğini söylemekten özellikle kaçının, yüzde yüz doğru olsa bile. Çocuğunuz bir tek baba/annesi var ve onu sevmek ve onun tarafından sevilmek ihtiyacında, ayrıca ona karşı yaşadığı duyguları sizinle paylaşabileceğini bilmesi önemli, ancak sizin bu tür olumsuz konuşmalarınız çocuğunuzun duygularını paylaşmaktan çok saklamasına neden olacaktır ve size, kendisine ve duygularına olan güveni sarsılacaktır.
3. Eski eşinizin çocuğunuzu ve/veya sizi istismar ettiği durumlarda bu durumu çocuğunuzla açıkça konuşun ve onu her şekilde koruyacağınız konusunda güvence verin.
4. “Neden senle değil de babamla (annemle) kalacağım?”
Eşinizin durumunun uygun olmadığı, sizin onu daha çok sevdiğiniz gibi yanıtlar vermeyin. “Senin iyiliğini ve rahatını düşünerek bu kararı aldık.”
5. “Babam (annem) bizden ayrılınca nerede yaşayacak?” Gerektiği kadar bilgi verin, yeni evini, oradaki odasını gösterin.
6. “Babamı (annemi) tekrar görebilir miyim?” “İstediğin zaman görebilirsin.”
7. “Bize ne olacak?” Olabildiğince dürüst ve net yanıtlar verin. Yanıtı bilmiyorsanız bilmediğinizi söyleyin. Önemli olan çocuğunuzun bu konuları önemsediğinizi ve yanıtlar üretmeye çalıştığınızı anlamasıdır.
8. “Evden ayrılınca babam(annem) kendini mutsuz hissetmeyecek mi?” Çocuğunuz aslında kendi duygusunu anlatmaya çalışmaktadır, bu tür duyguların varlığını reddetmeyin.
ÇOCUĞUN TEPKİLERİNE GÖRE NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Çocukların duygularıyla başa çıkabilmeleri için onları açığa vurma gereksinimi içindedirler, duygularıyla yüzleşemezlerse depresyon, endişe, kişilik sorunları yaşayabilirler. Daha fazla talepkar olurlar, sürekli ilgi isterler. Yalnız kalamazlar ve kendi görmedikleri anlayışı başkalarına gösteremezler. Sıkça karşılaşılan duygular şu şekilde özetlenebilir:
Korku: Özellikle okul öncesi çağda daha belirgindir. “Babam(annem) beni bırakıp gitti ya öbürü de giderse” “Bana kim bakacak?” Ağlama, hep anne(baba) ile olmak isteme, onu gözünün önünden ayırmama gibi durumlar olabilir.
Üzüntü: Bbir ebeveynin hayatından çıkmasından dolayı üzülür ve eski ailesini özler. Yalnız kalmak istemeyebilir, etrafındakilere dostça davranmaz, hüzünlü resimler çizer, sürekli hayaller kurar, erkeklerde daha fazla olmak üzere öfkeli olabilirler. Anne/babanın çocuğun üzüntüsünü fark ederek onunla konuşmaya çalışması çocuğu çok rahatlatacaktır.
Öfke: Sık kavga edebilir, onlarla ilgilenen kişilere bağırıp çağırabilir, etrafı kırıp dökebilirler. Büyük çocukların öfkesi daha çok boşanmadan sorumlu olduklarını düşündükleri ebeveyne yöneliktir. Öfke durumun kabullenilmeye başlanıldığını gösteren bir işarettir. Kısa vadede yapılabilecek en iyi şey, bu öfkeyi kabul edilebilir şekilde dışa vurmalarına izin vermektir. “Öfke duymakta haklısın. Seni dinlemeye hazırım.” Bazı çocuklar öfkelerini içlerine kapanarak yaşarlar, bu durumda öfkelerini söze dökmeleri için onları cesaretlendirmek önemlidir. Öfkeyi görmezden gelmek, davranışın yanlış olduğunu söylemek, onları duygularını bastırmaya zorlamak yapılmaması gereken davranışlardır.
Suçluluk: “Her şeyin nedeni benim, dünya benim çevremde dönüyor” düşüncesi çocuklarda çok yaygın olduğundan boşanmayı da kendi suçları gibi algılamaya eğilimlidirler. Zaman zaman bu durumu düzeltebileceklerine de inanırlar. Durumun böyle olmadığı açıklıkla ve defalarca anlatılmalıdır.
Yalnızlık: Evde birinin azalması ev içi sorumlulukları arttırabiliyor, ayrıca çocuk evde daha uzun süreler yalnız kalmak durumunda kalabiliyor. Küçük çocuklar bu durumla baş etmek için hayali arkadaşlar yaratırlar.
Reddetme: Çocuk; “Biribirlerini istemediklerine göre beni de istemiyorlar “ diye düşünebilir. Bu nedenle de “Biz ayrılıyoruz, ancak seninle ilişkimiz hiç değiştirmiyor” sık sık vurgulanmalıdır.
Gerileme: Parmak emme, altına işeme, tutturma, eskiden sevilen bir oyuncağa tekrar bağlanma gibi gerileme belirtilerinin ana nedeni çocukların intikam alma isteği değildir, onlar duygularıyla baş edemiyorlardır.
Uyku sorunları: Yatağa girmeyi reddetme, uykuya dalamama, kabuslar her yaş çocukta gözlenebilen belirtilerdir. Genellikle ilk bir kaç ay içinde ortadan kalkarlar, bu arada çocuğunuzun eski uyku alışkanlıklarını aynen yerine getirmeye özen gösterin.
Okul sorunları: Okul başarısında düşme, arkadaş ilişkilerinde bozulmalar olabilir. Bazı anne-babalar ilk alışma döneminde çocuğu okula göndermeyip yanlarında tutmanın daha doğru olacağını düşünebilirler. Ancak böyle davranmak çocuğu anne(babaya) daha da bağımlı kılacaktır.
Fiziksel sorunlar: Duygularını ifade edemeyen çocuklarda baş, göğüs, karın ağrısı, kramplar tedavi gerektirecek şiddette olabilir. Bu şikayetleri ciddiye almak ve gerekli müdahalelerde bulunmak önemlidir. Çocukların bu tür şikayetleri ilgi çekmekten çok anne/babasının çare bulması isteğine yöneliktir.
Yeme sorunları: Çocuklar hiç yemek istemeyebilir, çok fazla yiyebilir veya sadece 1-2 çeşit yemek yiyebilir.
Çocukların tepkileri büyük ölçüde ebeveynlerinin tepkilerine bağlıdır. Çocuğun bu duruma uyumu velayeti alan ebeveynin uyumuyla yakından ilgilidir. Anne- baba kendi yaşamlarını ne kadar çabuk ve uygun biçimde düzene koyabilirlerse çocuklarda yeni düzene o kadar çabuk ve iyi şekilde alışır.
• Eski eşinizle ilgili suçlayıcı tarzda konuşmazsanız,
• Çaresiz/ümitsiz bir ruh haline bürünmezseniz,
• Hiç bir şey olmuyormuş gibi davranmazsanız,
• Eski eşinize öfkeli olduğunuz anda çocuğunuzun sorularını yanıtlamayı ertelerseniz,
• Yansız olmaya çalışırsanız,
• Yeni yaşantınıza olabildiğince çabuk uyum sağlayabilirseniz çocuğunuz da sizden olumlu etkilenir ve boşanma travmasını daha kolay atlatır.
Boşanma sürecinde çocuğun velayeti ister sizde, isterse eski eşinizde olsun onunla daha çok vakit geçirmeye çalışın. Zorlamadan duygularını ifade etmelerini teşvik edin, yargılamamaya, önemsemezmiş gibi davranmamaya çalışın. Eski eşinizle sürtüşmeyi en aza indirin ve çocuğunuzla ilgili konularda onunla temas edebilecek yakınlıkta olmaya çalışın. Çocuğunuzun yaşam rutinlerini olabildiğince alıştığı biçimde devam ettirmesine gayret edin, boşanmanız kuralların, sınırların bozulduğu anlamına gelmez. Zaman zaman yalnız kalmak isteyebilirler, bu gereksinimlerine saygılı olun.
Boşanma hem sizin hem de çocuğunuz için bir travmadır ve sizin baş edebildiğiniz oranda çocuğunuz da bu travmayla baş edebilecektir.