Sıkça Sorulan Sorular

  • Sınav; belli bir alanda edinilen bilgi ve becerilerin düzeyini belirlemek için yapılan değerlendirme sistemidir. Kaygı; olası bir tehlike karşısında gösterilen tepkiler bütünüdür. • Kaygı hedefe yönlendiren itici bir güçtür. • Bir durumla ilgili sağlıklı düzeyde yaşanan kaygı bizi daha istekli, daha enerjik kılar. Kaygı ve korku aynı kavramlar değildir. – Kaygıda kaynak belli değildir. Çoğunlukla

  • • Her gün çocuğunuzu sözünü kesmeden, gerçekten dinlemek suretiyle iletişim kurmaya çalışın. • Ergen çocuğunuzun farklı görüşlerini kabullenmeye çalışın. Bunun bireysel kimliğini geliştirmesinin bir parçası olduğunu unutmayın. • Ergen çocuğunuzla etkileşim ve tartışmalarınızda sakin olmaya çalışın. Vaaz vermeye kalkışırsanız, iletişim çabucak kesilecektir. • Doktor, öğretmen, rehber öğretmen gibi ergen çocuğunuzun konuşabileceği başka bir yetişkinin de

  • Üniversitelerin tıp fakültelerinden mezun olmuş ve ruh sağlığı ve ruhsal hastalıklar konusunda uzmanlık eğitimi almış hekimdir. Psikiyatri (ruh hekimliği) tıpta uzmanlık dallarından biridir. Bu uzmanlık dalının konusunu ruh sağlığı ve ruhsal bozukluklar oluşturur. Psikiyatri uzmanının ana uğraşı alanı, ruhsal bozuklukların tanı, tedavi ve önlenmesi ve ruh sağlığının geliştirilmesidir. Hastasının ruhsal sağlığı yanında, tıbbın diğer alanlarında

  • Psikiyatrik bozukluklarda intihar olasılığı bulunmaktadır. İntihar oranları bozukluğa göre farklı oranlarda olmakla birlikte, depresyon, madde bağımlılığı ve şizofreni de göreceli olarak daha sık ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkların tedavisinde de genellikle çeşitli ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Dolayısıyla intiharın, bozukluktan mı yoksa ilaçtan mı olduğunu ortaya koymak pek mümkün olamamaktadır. İlaç ve intihar ilişkisi birçok araştırmanın konusu olmuştur.

  • Araştırmalar, toplumun üçte birinde psikiyatrik yardım gerektirir bir bozukluk olduğuna işaret etmektedir. Tıbbın birçok bölümünde teşhis ve etkili tedavi yöntemlerinin zorluğu söz konusu iken, psikiyatride temel sorun başvuru azlığıdır. Psikiyatride uygun tedavilerle çok iyi sonuçlar almak mümkündür. Buna rağmen çoğu kişi, yaşadıklarının normal olduğunu, kendi başına başa çıkabileceğini, ilaçların bağımlılık ya da uyuşturma gibi yan

  • Psikiyatrik bozukluklarda iyileşme olasılığı yüksektir. En ağır psikiyatrik bozukluklar da bile iyileşme %50’den az değildir. Şüphesiz iyileşme olasılığı ve iyileşme oranı psikiyatrik bozukluğun tipine göre değişmektedir. İyileşmenin süresi de farklılık gösterir. Bazen kısa sürede sonuç alınırken bazen bu süre daha uzun olabilir.

  • Bunama (demans) ileri yaşlarda ortaya çıkan ve temel belirtisi unutkanlık olan bir hastalıktır. Aslında kişiler, unutmaktan çok, yeni öğrendikleri bilgiyi kayıt edemediklerinden o bilgi sorulduğunda onu belleklerinden geri çağıramazlar-yani hatırlayamazlar; çünkü hiç kayıt altına almamışlardır. Genellikle 65 yaş sonrası ortaya çıkar ve yaş ilerledikçe bunama olasılığı artar. Unutkanlık, dalgınlığın bir parçası olarak ta karşımıza çıkabilir.

  • Hamilelik durumunda ilke olarak hiçbir psikiyatrik ilaç kullanılmaz. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayı, bebeğin organları geliştiği için riskin en yüksek olduğu dönemdir. Hamileliğin 5. Ayından itibaren zorunlu durumlarda hamilelikte kullanımı daha az sakıncalı olan ilaçlar kar-zarar oranı göz önünde bulundurularak başlanabilir. Doğuma iki hafta kala ilaçların kesilmesi uygun olacaktır. Doğum sonrası ilaç kullanımı için de

  • Psikiyatrik bozuklukların toplumda çok sık olmasına karşın, psikiyatrik başvuru ve tedavi konusunda gerçekçi bir toplum bilinci oluştuğu söylenemez. Genel tıpta psikiyatri bilimine yeterli önem verildiğini söylemek de zordur. Gerek bilgisizlik gerekse damgalanma v.b başka nedenlerle hastaların psikiyatriste başvurmaktan kaçınılması, belirtilerin başlaması ile uygun tedavilerin başlaması arasında yıllar geçmesine neden olmaktadır. Bu gecikmenin birçok olumsuz sonucu

  • Günümüzde ruhsal bozuklukların kesin nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Eskilerde daha çok psikolojik nedenler ön planda iken, inceleme tekniklerindeki gelişmelere paralel olarak artık psikiyatrik bozuklukların biyolojik nedenleri konusunda daha çok bilgi birikimi bulunmaktadır. Güncel bilimsel veriler psikiyatrik bozuklukların temelinde biyolojik etkenlerin önemli rol oynadığına işaret etmektedir. Bu anlamda, psikiyatrik bozuklukların bir güçsüzlük olarak görülmesi doğru

  • Ağır davranış bozukluklarının görüldüğü psikotik bozukluklarda ne yazık ki hastaların çoğu hasta olduklarını kabul etmezler. Ancak davranış bozukluğu ve işlevsellikteki bozulma o denli belirgindir ki çevre acil bir çözüm arayışına girer. Bu hastaları konuşarak ikna etmek güç olabilir. Hastanın kendine ve çevresine zarar verme olasılığı mevcut ise bazen fiziksel güç kullanarak tedaviye götürmek gerekebilir. Bunu yaparken; Hasta

  • Psikiyatri biliminin sadece ağır ruhsal hastalıklarla ilgilendiği düşüncesi geçerli bir düşünce değildir. Bu anlayış çok eskilerde kalmış ve geçerliliğini yitirmiş bir düşüncedir. Günümüz sınıflandırma sistemlerinde çok sayıda ruhsal bozukluk yer almaktadır ve bunların çok büyük bölümü ağır ruhsal bozukluklar dışında kalan bozukluklardan oluşmaktadır. Örneğin korkular, örneğin mutsuzluk, örneğin çekingenlik, örneğin nedeni bulunamamış ağrılar gibi birçok

  • Psikiyatride çok değişik tedavi yöntemleri kullanılabilir. İlaçlar günümüz psikiyatrik tedavilerinde en çok başvurulan tedavi yöntemidir. Psikoterapi olarak adlandırılan, kendi içerisinde yöntemsel bir tutarlılığı olan, konuşma esasına dayanan ilaç dışı tedavi yöntemleri de vardır. İdeal olan hastanın ve hastalığın durumuna göre en uygun tedavi yöntemini seçmek ya da birden çok tedavi yöntemini birlikte uygulamaktır.

  • Aslında hastalıkların ruhsal ve bedensel olarak ayrılması sadece eğitimle ilişkili bir konudur. Birçok ruhsal bozukluğun biyolojik nedeni, birçok bedensel hastalığın da ruhsal yansımaları vardır. Bir diğer deyişle beden ve ruh yakın bir etkileşim içerisindedir. Kalp krizi, kanser, böbrek yetmezliği gibi birçok hastalıkta depresyon, anksiyete bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların görülme riski yüksektir. Bedensel hastalıklara eşlik eden

  • Ülkemizde insanlar ruhsal sorunlarla uğraşanların tanımlamasını yaparken psikolog ya da psikiyatristi aynı anlamda kullanmaktadır. Psikiyatrist ve psikolog farklı disiplinlerden gelmekte ve eğitimleri farklı özellikler taşımaktadır. Psikiyatri, ruh sağlığı ve hastalıkları üzerine yoğunlaşan, genel tıbbın bir bölümüdür. Psikoloji ise insan ve hayvanların normal davranışları üzerine odaklanmış bir bilim dalıdır. Bir diğer deyişle, konu normal gelişim ise

  • Genel toplumun yaklaşık 1/3’ünde tedavi gerektirir bir psikiyatrik bozukluk olduğu bilimsel yöntemlerle açıkça ortaya konmuş bir gerçektir. Psikiyatri ile özdeşleştirilmiş olan ağır ruhsal bozuklukların genel toplumda görülme olasılığı ise %1-2 civarındadır. Bugün psikiyatrinin temel uğraşı alanını ağır ruhsal hastalıklar dışında kalan psikiyatrik bozuklukların oluşturduğunu söylemek mümkündür. En sık rastlanan psikiyatrik bozukluklar şöyle özetlenebilir. Depresyon: Temel belirtileri

  • Psikiyatrik bozukluklarda birçok bedensel belirti ortaya çıkmaktadır. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi, mide bulantısı, yorgunluk, baş ağrısı, eklem ağrıları, terleme, titreme, ellerin buz gibi olması, bayılma, felç derecesine kadar ulaşabilen kas güçsüzlüğü psikiyatrik bozukluklarda görülen bedensel belirtilere örnek olarak verilebilir. Bu belirtileri gösteren hastalar doktorlara başvurduklarında, bu belirtileri oluşturma olasılığı taşıyan bedensel hastalıklar mutlaka

  • Hipnoz bazı psikiyatrik bozuklukların tanı ve tedavisinde kullanılmış olan tarihsel bir yöntemdir. Birçok bozukluğun tedavisinde denenmiş ve yararlı bulunmamıştır. Günümüz psikiyatri biliminde tercih edilen bir tedavi yöntemi olduğu söylenemez. Buna rağmen halk arasında hipnozla tedavi isteklerinin yoğun olduğu da bir gerçektir. Bazı durumlarda kısa sürede yararlı olduğu ileri sürülse de uzun dönemde yararlı olduğu ya