Dünyamızı tüm canlılarla birlikte paylaşıyoruz. Hayvanlarla ve bitkilerle paylaştığımız dünyamızda çocuklarımızın onlarla birlikte yaşamayı öğrenmesi çok önemli.
Hayvan sevgisi hepimizin hayatını güzelleştirir, günlük yaşamın yol açtığı stresin- gerginliklerin azalmasını sağlar. Hayvan sevmek bizleri daha sevecen, duygusal, neşeli kılar.
Çocuklar için hayvan sevmek ise ayrı bir önem taşır. Çocuklar hayvanıyla bitkisiyle doğayı bir bütün olarak algılar ve öylece kabullenir. Doğaya sevgiyle yaklaşan çocuk hem birey olarak daha mutlu olabilecek hem de sosyal bir varlık olarak daha hoşgörülü ve verici olabilecektir.
Yapılan araştırmalar evde hayvan besleyen çocukların bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğunu ortaya koymuştur. İngiltere’de yapılan bir çalışmada; evde hayvan besleyen çocukların beslemeyenlere göre 18 gün daha fazla okula gittikleri saptanmıştır. Hayvan beslemenin en ideal yaşı 5-8 yaş arasındadır. Çocukların %30’unun korkunca hayvanları sayesinde sakinleştiği , %28’inin aile içinde anlaşmazlıklar yaşadığı zaman hayvanın şefkatine sığındığı görülmüştür.
Hayvan beslemenin çocuklar için yararlarına göz attığımızda;
• Daha sakin olurlar.
• Olaylara ve kişilere karşı daha hoşgörülü ve ılımlı davranırlar.
• Sosyalleşmeleri daha çabuk ve daha sağlıklı gerçekleşir.
• Sorumluluk almayı daha erken yaşta öğrenmeye başlarlar.
• Sevmeyi- sevilmeyi öğrenirler.
• Dostluk kavramları gelişir.
• Duygularını paylaşabilirler.
• Öfkelerini giderebilirler.
• Sahiplenmeyi- bakım vermeyi- yardım etmeyi öğrenirler.
• Bağlılık duygusu geliştirebilirler.
• Empati yapmayı öğrenirler.
• Korkularını deneme yoluyla yenebilirler.
• Korumayı- korunmayı öğrenirler.
• Bir şeyleri öğrenirken bir yandan da öğretmenin tadını yaşarlar.
• Bağımsız bir birey olma yönünde yol alırlar.
• Özellikle yaşamlarında kayıp ve/veya değişiklikler yaşandığında hayvanlar yerine koyma-paylaşma işini üstlenebilir.
• İnsanlar arası ilişkilerde öğrenmesi zaman alacak birçok duygu hayvanla kurulan ilişki yoluyla kazanılabilir.
• Başka bir varlığa ve onun gereksinimlerine saygı duymayı öğrenirler.
• Sabırlı olmayı, beklemeyi, isteklerini ertelemeyi öğrenirler.
• İçine kapanık hallerinden sıyrılabilirler.
Hayvanlar emir vermez, kural koymaz, eleştirmez ve yargılamaz. Hayvanların işleri başından aşkın değildir, çocuklar istediği zaman onlara her zaman vakit ayırabilirler. Bu nedenlerle hayvanlarla yaşanan sevgi ilişkisi daha yalındır. Çocuk hayvanıyla oynar, dertleşir, konuşur. Ailesi veya arkadaşlarıyla paylaşamadığı üzüntülerini, öfkelerini, sevinçlerini hayvanıyla paylaşabilir. Özellikle de aile bireylerine karşı hissettiği olumsuz duyguları başka insanlara anlatmaktan kaçınan çocuklar hayvanlarına bu duyguları rahatlıkla anlatabilir.
Hayvan besleyen çocuklar daha sevecen, daha duyarlıdır. Çevresiyle daha ilgili, daha ılımlı ve şefkatlidirler. Diğer canlılara karşı daha dikkatli olurlar. Ayrıntılara daha fazla dikkat ederler. İletişim becerileri çok daha fazla gelişmiştir. İşbirliğine oldukça açıktırlar.
Çocuklarımızın neredeyse her gelişim alanına hitap eden mucizelerdir hayvanlar.
Zihinsel gelişim: Her hayvanın farklı bir rengi, özel bir şekli vardır ve çocuklar bu farklı özellikleri keşfetmeyi çok severler. Hayvanlar yoluyla, çocukların analiz etme, araştırma, sınıflandırma, ilişki kurma, problem çözme becerileri gelişir.
Duygusal ve sosyal gelişim: Hayvanının her türlü sorumluluğunu alan ve layıkıyla yerine getiren bir çocuğun kendine güveni artar. İşe yaradığını görerek kendini değerli hissetmeye başlar. Hayvanların duygularını gözlemliyor olmak akranlarını daha iyi anlamasına, onlara karşı daha anlayışlı, saygılı ve hoşgörülü olmasına, ılımlı davranmasına neden olur. Akranlarının ve çevresindeki insanların gereksinimlerine karşı duyarlılığı artar.
Dil gelişimi: Hayvanlar hakkında konuşarak yaşıtlarıyla iletişim kurma şansı yakalar. Arkadaş edinmelerine hayvanları katkıda bulunur. Konuşma becerileri ve kelime dağarcıkları artar.
Fiziksel gelişim: Hayvanlar taklit ederken zıplayıp atlamak kas gelişimine yol açar.
Çocuğum hayvanlardan korkuyor ama??
Çocuklar doğdukları zaman korkunun ne olduğunu bilmezler. Tehlikeyi de algılayamadıklarından onları her türlü tehlikeden korumak ebeveynlere düşer. Onları koruyalım derken hayvanlarla ilgili korku tohumları ekilirse çocuklar hayvanlardan korkmaya başlar. Bazı çocuklar hayvan tarafından ısırılsa kovalansa bile aile içi tutumların olumlu olması halinde bu olayı unutabilir ve hayvanlardan korkmayabilir.
Çocuğunuzda bu tür korkular bir şekilde gelişmişse;
• Öncelikle kavanozda balık veya kaplumbağa gibi daha zararsız olduğu hissedilen, daha hareketsiz hayvanları almakla başlanılabilir.
• Çocuğunuzla birlikte kuş satılan dükkanları gezebilir ve hatta kafesindeyken bir kuşu okşayabilirsiniz ve çocuğunuzu da aynı şeyi yapması için yüreklendirmiş olursunuz.
• Birlikte balıklara, güvercinlere yem verebilirsiniz. Hatta çocuğunuz onları kendi elinden besleyebilir.
• Hayvanat bahçesine çocuklarınızla birlikte gidebilir ve onlarla ilgili bilgiler verebilirsiniz.
• Ansiklopedi ve diğer kitaplardan hayvanlar hakkındaki bilgileri çocuklarınızla paylaşabilirsiniz.
Çocuğuma hayvan sevgisini nasıl kazandırabilirim?
• Hayvanları sevmiyorsanız, korkuyorsanız bile hayvanlarla ilgili olumsuz düşüncelerinizi çocuğunuza yansıtmamaya gayret edin, korkularınızı hissettirmeyin.
• Temizlik konusunda endişeleriniz varsa bu konuda en az sorunlu hayvandan başlayın.
• Eve hayvan alın.
• Hayvanat bahçesine- sirke gidin.
• Çocuğunuza hayvanlar hakkında kitap okuyun, belgesel izleyin.
Eve hayvan alırken nelere dikkat etmeliyiz?
• Hayvan almadan önce çocuğunuzun bu konuda ne kadar bilinçli olduğunu anlayın.
• Hayvanı almadan önce onunla ilgileneceğine, bakacağına dair bir anlaşma yapın ve bu konudaki sorumlulukları hatırlattıktan sonra isteğini tekrar gözden geçirmesini isteyin.
• 3 yaşından küçük çocuklar bir hayvanın sorumluluğunu alamazlar, hayvanı çocuğunuz için alacaksanız 3 yaşını geçmesini bekleyin.
• Çocuğunuzda hayvan alerjisi olup olmadığını araştırın.
Hayvanı aldıktan sonra nelere dikkat etmeliyiz?
• Hayvanın eve alışması sürecinde evdeki kişilerin eşyalarını koklatın.
• Başlangıçta hayvanla çocuğu yalnız bırakmayın.
• Hayvanı yatak odasına sokmamaya gayret edin.
• 2 yaşından küçük çocuklar hayvana zarar verebilir ve karşılığında da hayvan da saldırganlaşabilir. Bu nedenle çocuktan önce evde hayvan beslemiyorsanız bu işi 2 hatta 3 yaş sonrasına bırakmanız daha sağlıklı olacaktır.
Hayvanı aldık, bakımında çocuklarımızın sorumluluğu ne kadar olacak?
Hayvanlara bakmak, gereksinimlerini karşılamak çocukların severek, isteyerek yaptıkları
işlerdir, en azından hayvan ilk eve geldiği dönemlerde ve çocuğunuz hayvanı olmasını çok istediğinde. Çocuklar hayvanlarına baktıkça işe yaradıklarını düşünürler ve haz duyarlar. Bu işi yapmak onlara önemli oldukları hissini verir, böylece özgüvenleri ve benlik saygıları artar.
Çocuklar hayvanlarının bakımını üstlenmek suretiyle sorumluluk almış olurlar ve duygusal tutarlılıkları oluşur. Hayvanlarına karşı duyarsız davranamazlar. Hayvana bir başkasının bakması halinde çocuklar bir süre sonra bu hayvandan sıkılıp başkasını isteyebilirler.
‘Sevgi emektir, emek verdiğimiz şeyleri daha çok severiz’
Hayvanımız ölünce çocuğumuz ne yapacak, biz ne yapacağız?
Evde beslenen hayvanların çoğunun yaşam süreleri bizlere göre daha kısadır. Bu nedenle de hayvan beslerken ölüm sıklıkla yaşanan bir durumdur. Çocukların bu üzüntüyü yaşamaması için pek çok aile hayvan beslemeyi tercih etmez. Oysa; hayvanının ölümü çocuğun daha sonra yaşayabileceği olası kayıplarla daha kolay baş edebilmesi için çok önemli bir fırsattır. Çocuk ilk yas deneyimini hayvanını kaybederek yaşadığında ileriki yaşantısı için daha donanımlı bir hale gelmiş olur. Kayıp sonrası yaşanan üzüntü duygusunu tatmış olur. Bu duyguyu yaşamımız boyunca hiç tatmayacak olmak neredeyse olanaksızdır. Yaşamın ne kadara erken bir döneminde bu duygu yaşanır ve kayıpla baş etmek öğrenilirse ileriki kayıplarla başa çıkmak ta o kadar kolay olacaktır.
• Hayvanı ölen çocuğunuzun duygularını asla küçümsemeyin.
• Çocuğunuzun üzüntüsünü, yasını onunla paylaşın. Bu ilk deneyiminde onun yanında ve destek olduğunuzu kuvvetle hissettirin.
• Bu kaybı önemsememek, ‘üzülme yenisini alırız’ demek çocuğunuzu çok incitir. Hayvanı onun için eşsizdir ve yerini tam olarak başka bir hayvan dolduramaz. Bu duygusunu anlamadığınızda kendini yalnız, anlaşılmamış, önemsenmemiş hissedebilir.
• Ölümle ilgili üzüntüsünü ve diğer duygularını konuşmak istediğinde her defasında sabırla ve anlamaya çalışarak dinleyin. Üzüntüsünü paylaştığınızı belirtmeyi unutmayın.
• Ancak istediği zaman yeni bir hayvan alın. Bu konuda baskıcı olmayın, üstelemeyin. Ya da çok üzüldüğünü görüp istediği halde onu hayvan almaktan vazgeçirmeye kalkmayın.
Tek çocuklar için;
Tek çocuk evin yıldızıdır, ‘hayır’ı kabul etmez, paylaşmayı sevmez, ilginin hep üstünde olmasını ister. Hayvan sahibi olmak ise tüm bunları olumlu yönde değiştirebilir.
Tek çocuklar sıklıkla kardeş isterler. İkinci çocuk çeşitli nedenlerden olanaklı değilse ya da anne-baba ikinci bir çocuk istemiyorlarsa eve hayvan almak çocuğun kardeş isteğini azaltabilir hatta yok edebilir. Çocuk dikkatini, ilgisini yeni gelen hayvana yöneltir.
Artık onunda sıkıntılarını, sevinçlerini paylaşabileceği bir dostu vardır. Arkadaşlarıyla konuşabileceği bir konu oluşmuştur. İletişim becerilerini, empati duygusunu hayvan yoluyla geliştirir. Paylaşmayı öğrenir.
Engelli çocuklar için;
Özellikle zihinsel engelli çocuklar için hayvan beslemek çok yararlıdır. Hayvan bu çocuklarda psikolojik ve zihinsel rahatlama sağlar. Dokunma ve paylaşma duyguları beslenir ve pekişir. Daha sakin ve çevresiyle daha uyumlu olurlar. İletişim becerileri daha iyiye doğru gider. Dokunarak sevebilecekleri için hayvanlarla ilişki bu çocuklarda tedavi edici bir etki de yaratır. Kendini kontrol etme, duygularını ifade etme, empati kurma, ilişki kurma gibi konularda önemli gelişmelere yol açar.
Hayvanlar herkes özellikle de çocuklar için vazgeçilmez arkadaşlar, yoldaşlardır. Bize yaşamı öğreten ve sadece katkı yapan çok nadir şeylerden biridir. Doğadaki tüm canlılarla beraber güzel ve sağlıklı yaşama açılan kapıdan ilerleyelim.