Depresyon Nedir?
Son zamanlarda toplumda iki- üç kişiden biri mutsuzluktan yakınıyor, kendini kötü hissettiğini, bunalımda olduğunu söylüyor. Ve arkasından ekliyor, ‘Hayat koşulları malum, bu devirde delirmeyelim de ne yapalım. Bu koşullarda sıkılmamak mümkün değil’ deyip sıkıntılarını saymaya başlıyor.
Bu kişiler psikiyatri polikliniklerine ya da diğer polikliniklere başvuran hastalar değil. Etrafımızda tanıdığımız eşimiz, dostumuz, komşumuz, bakkal, taksi şöförü, iş adamı v.s
İçinde bulunduğumuz koşulların az ya da çok hepimizi olumsuz etkilediği, sıkıntıya soktuğu yadsınamayacak bir gerçek. Ancak gündelik sıkıntılarla ruhsal bir hastalık olan depresyonu birbirine karıştırmamak gerek.
Depresyonun Belirtileri Nelerdir?
- Canınız hiçbir şey yapmak istemiyorsa,
- Yaptığınız hiçbir şeyden zevk alamıyorsanız,
- Kendinizi hep mutsuz, neşesiz hissediyorsanız,
- Eskiden zevk aldığınız şeylerden keyif alamıyorsanız,
- İnsanlardan uzak kalmak istiyorsanız
- Canınız kimseyle konuşmak, vakit geçirmek istemiyorsa,
- Geleceğe hep karamsar, umutsuz bakıyorsanız,
- Sürekli geçmişte yaşanmış olumsuz olaylara kafanız takılıp kalıyorsa,
- Hep olumsuz düşünüyor ve her şeyin sadece olumsuz yanını görüyorsanız,
- En basit kararları bile vermekte güçlük çekiyorsanız,
- Dikkatinizi bir türlü toparlayamıyorsanız,
- Hiç hareket etmek istemiyorsanız, enerjinizin bittiğini düşünüyorsanız,
- Çok durgunlaştıysanız,
- Kendinizi hep yorgun, bitkin, halsiz hissediyorsanız,
- İçiniz sürekli huzursuzsa,
- Çok uyuyor ya da uykuya dalmakta ve/veya sürdürmekte güçlük çekiyorsanız,
- Çok yiyorsanız veya iştahınız kesilmişse,
- Sürekli ölümü düşünüyor, kendinizi ölmüş görmeyi umuyor veya ölüm planları yapıyorsanız,
- Eskisine göre daha sinirli, kırıcı veya aşırı kırılgan-alıngansanız,
- Hiç tahammülünüz kalmadığını fark ediyorsanız,
- Kendinizi değersiz, önemsiz ,işe yaramaz buluyorsanız,
- Sürekli geçmişe yönelik pişmanlık ve suçluluk duyguları içindeyseniz
depresyonda olduğunuzu düşünebilirsiniz.
Depresyonun bir hastalık olarak var olduğunu söyleyebilmek için yukarıda saydıklarımızın en az beşinin en az 15 gündür sürekli veya günün büyük bölümünde olması gerekir. Ayrıca hastalık diyebilmek için; yaşanan sıkıntıların yaşamınızın pek çok alanını ciddi biçimde olumsuz yönde etkilemesi gerekir.
Depresyon Hangi Yaşlarda ve Kimlerde Daha Sık Görülür?
Depresyon ruhsal rahatsızlıklar arasında en yaygın olanlardan biri. Her dört kişiden biri yaşamının bir evresinde depresyon geçirebiliyor. Kadınlarda daha sık gözükmekle birlikte bu durumun kadınların daha sık ruhsal yardım istemesine bağlı olup olmadığı tartışmalı. Erkekler ruhsal sıkıntılarını daha çok kabullenip profesyonel yardım alma yoluna gittikçe bu oran birbirine daha çok yaklaşacaktır.
Depresyon sıklıkla 18-45 yaşları arasında görülüyorsa da günümüzde çocukluk hatta bebeklik çağı depresyonlarına sık rastlıyoruz. Yaş ilerledikçe depresyon görülme sıklığı da artıyor.
Ayrıca menopoz, andropoz, emeklilik, süregen hastalıklar, boşanma, kayıplar(iş, sevgili, ilişki kaybı ve ölüm) depresyonu tetikliyor. Evlilik erkekleri depresyondan korurken evli kadınlarda depresyon daha fazla görülüyor. Doğum sonrası depresyon ise hem durumun hem de hormonların getirdiği bir hastalık.
Depresyon Yaşamın Hangi Alanlarını ve Ne Şekilde Etkiler?
Depresyondaki kişinin aile, iş, sosyal ve özel yaşamı ciddi biçimde bozulur. Ne aile üyeleriyle ne de arkadaş ortamıyla sağlıklı ilişki götüremez hale gelirler. Çok sinirli ve tepkisel hatta kırıcı olduklarından ve aynı zamanda çabuk kırıldıklarından ve sıkıldıklarından dolayı ilişkileri hasar görür. Zaten bu dönemde kimseyi de görmek istemezler. Dikkatleri çabuk dağıldığından, hep olumsuz düşündüklerinden ve çalışma enerjileri olmadığından iş performansları düşer, hatta zaman zaman işlerini kayıp bile edebilirler. Ev ortamı da oldukça gergin hale gelebilir. Ya da içine kapanan, iletişimini ev halkıyla kesen birinin aile bağları da önemli yara alır. Bu dönemde depresyondaki kişi boşanmayı daha sık gündeme getirebilir. Depresyon döneminde düşünceler sağlıklı olamayabileceğinden gerek aile gerekse iş yaşamına ait önemli kararların alınması mutlaka ertelenmelidir.
Depresyondaki Kişiler Nasıl Düşünür?
Depresyon düşünce sisteminde ciddi çarpılmalara yol açar.
- Kişiler kendilerinin, dünyanın ve geleceğin olumsuz olduğunu düşünmeye başlarlar, güven duyguları sarsılır.
- Dünya adaletsiz, tekin olmayan bir yerdir.
- Her şey çok kötü gitmektedir ve hep öyle olacaktır.
- Bu durumu değiştirmek için başta kendisi olmak üzere kimsenin yapabileceği bir şey yoktur.
- Hiçbir şeyi becerebilecek, hatta kımıldayacak durumda bile değildirler.
- İşe yaramazın tekidirler, lüzumsuz insanlardır.
- Yaşadıkları her olumsuzluktan onlar sorumlu, hatta suçludurlar.
- Herkesin hayatını mahvetmektedirler.
- Yaptıkları her şey önemsizdir, değersizdir.
- Her şeyi mükemmel yapmak durumundadırlar. Mükemmel yapamıyorlarsa yapmaya gerek yoktur.
- Sürekli olumsuz genellemelere giderler.
- Yaşanılan her olumsuzluğu kişiselleştirirler.
- İnsanların onları beğenmediğini, sürekli eleştirdiğini düşünürler.
Sinsi Gelişen Depresyon
- Depresyon yaşam tarzı haline geldiği için kişiliğin bir parçası olarak algılanılabilir ve giderek yaşam kalitesini düşürebilir.
- Depresyona eşlik eden kaygı, takıntı, unutkanlık gibi diğer psikolojik belirtiler mutsuzluk, neşesizlik, isteksizlik gibi depresyon belirtilerinden daha baskın hale geçtiğinden depresyonu algılamak zor olabilir.
- Depresyon kendini sadece abartılı, sürekli yer değiştiren ve tedavilere rağmen geçmek bilmeyen inatçı ağrılar ve bedensel şikayetlerle ortaya koyabilir.
Sinsi Belirtiler:
- Enerji düzeyinde düşme. Kişiler hep yorgundur, ev işlerini yapacak, kendilerine bakacak halleri yoktur. Dışarı çıkmak istemezler. Hareketleri, hatta konuşmaları bile yavaşlamıştır, durgunlaşmıştır. Bitmiş-tükenmiş bir halleri vardır.
- Geri çekilme: Arkadaşlarıyla görüşmezler, konuşmazlar, yalnız olmayı tercih ederler. Çok mecbur kalmadıkça işe bile gitmek istemezler.
- Düşük benlik değeri: Her şeyi kötü-yanlış yaptıklarını düşünürler. Güçlü, çekici, yetenekli olmadıklarını düşünürler. Kendilerine karşı çok eleştireldirler.
- Algılarda farklılaşma: Hiç kimsenin onları anlamadığını düşünürler. Eleştirileri kişisel olarak algılarlar. Herkesin harika bir yaşantısı olduğu inancını taşırlar. Algılarını-duygularını başkalarıyla paylaşmamayı tercih ederler.
“Yaşamı ıskalıyor gibiyim”
“Yaşamımın kontrolü benden uzaklaşıyor gibi.”
“Üzerimde atamadığım bir ağırlık var”
“ Sürekli boşa kürek çeker gibiyim”
“Çöküyorum, yalnızım”
“Zaten kimse beni anlamıyor” tarzı cümleler duyduğunuzda kişilerde aklınıza depresyon gelmelidir.
Genelde duygularını saklama yoluna giderler; duygularıyla yüzleşmek durumunda kaldıklarında ise kendilerini saldırıya uğramış gibi hissederler.
Ayrıca;
- aşırı alışveriş yapmak, tıkınırcasına yemek yemek, aşırı alkol-sigara tüketmek
- aşırı güvenli, korkusuz, risk alan tavırlar
- yoğun cinsel davranışlar
- her çatışmayı kavgaya dönüştürmek
- duygusuz gibi davranarak insanları kendinden uzaklaştırmak
- sürekli sosyal etkinlikler içinde bulunmak
- sorunlarına doğru çözüm üretememek, hep aynı noktalara takılıp kalmak
- uygunsuz zamanda ağlayıp uygunsuz zamanda gülmek
- olumlu davranışları gözden kaçırmak ta
sinsi (maskeli) depresyon belirtileri arasında sayılabilir.
Depresyon Tedavi Edilebilen Bir Hastalık mıdır?
Sonuçları bu kadar ciddi olan depresyon tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavi edilmezse 6 ayda kendiliğinden düzelebilir. Ancak bu 6 aylık sürede hastanın pek çok kaybı olur. Bu nedenle kişi bu belirtileri fark edip baş edemediğini hissedemediği anda profesyonel yardım için başvurmalıdır.
Ne Zaman Bir Uzmana Başvurulmalıdır?
Depresyon belirtileri hepimizin gündelik yaşamda yaşadığı şeyler. Beni dinlerken ‘Evet bunlar ben de var, o zaman ben de depresyondayım’ diyenlerin sesini duyuyorum. Öncelikle bu kararı vermeyi kesinlikle bir uzmana bırakın. Burada konuştuklarımız veya çevrenizden duyduklarınız, gazetelerde, dergilerde bu konuyla ilgili okuduklarınız sizi bir uzmana yönlendirici olmaktan öteye geçmemeli.
Hele hele de kendinize depresyon tanısı koyup yakınınızdaki kişilerin kullandıkları ilaçları kullanmaya kalkmak oldukça hatalı bir yaklaşım olacaktır. Hasta kadar hastalık vardır sözü ruhsal rahatsızlıklar için fazlasıyla geçerli.
- Burada sözünü ettiğimiz belirtiler ve düşünce biçimleri size fazlasıyla tanıdık geliyorsa,
- Bir süredir yaşamınızın pek çok alanında bu nedenle işlevsiz kaldıysanız, işler kötüye gitmeye başladıysa,
- Bu olumsuz ruh hali giderek şiddetleniyor ve yaşamınızı daha da fazla etkisi altına almaya başlıyorsa,
- Artık dayanamayacak, baş edemeyecek hale geldiğinize inanıyorsanız,
- Yaşadıklarınızı, düşünce biçiminizin tanıdığınız size benzemediğini fark ediyorsanız
mutlaka bir uzmana başvurarak yardım ve destek talebinde bulunun.
Depresyon Tedavi Edilmezse Ne Tür Sonuçları Olur?
Tedavi edilmediğinde kişiler;
- Giderek daha umutsuz, çaresiz olurlar.
- Hiçbir şey yapamayacak hale gelebilirler.
- İşlerini kaybedebilirler.
- Evlilikleri veya ilişkileri bozulabilir.
- Sosyal çevrelerini yitirebilirler.
- Aile içi ilişkileri bozulabilir.
- Fiziksel sağlıkları bozulabilir.
- Kendilerine olan güvenlerini yitirebilirler.
- Yaşamayı anlamsız, boş bulmaya başlayabilirler.
- Kendilerine ve çevrelerine zarar verebilirler.
,
Hastalar Neden Psikiyatriste Gitmek İstemez?
Toplumumuzda psikiyatriste başvurmak ne yazık ki çok onay gören bir tutum olmamaktadır.
- Kişiler bu tür sorunlarla baş edemiyor olmayı bir hastalık değil de zayıflık, güçsüzlük, iradesizlik gibi algıladıklarından kendileri halletmeye çalışırlar. Yapamadıklarında ise utandıkları, ayıp gibi algıladıkları için bir uzmana gitmek istemezler. Böylece sorun hallolmadığıyla kalmayıp kişinin sorunları daha da derinleşir. Hem fiziksel hem ruhsal sağlığı bozulur. Yaşam sevinci kaybolur, ilişkileri belki de tamir olmayacak şekilde bozulur. Kısacası yaşam kalitesi düşer.
- Kişiler çevrelerinden(eş, dost,akraba, komşu,arkadaş) alacakları tepkiden korkmak, rahatsız olmaktır. Psikiyatriste gitmek herhangi bir doktora gitmekten oldukça farklı algılanmakta halen toplumumuzda.
‘Ancak deliler doktora gider’
‘Kendin halledebilirsin’
‘ Bunları sorun edecek ne var?’
‘ Abartıyorsun, yok senin bir şeyin’
‘Özel hayat kimseyle paylaşılmaz’
tarzı yorumlar nedeniyle hastalar anlaşılamadıklarına inanarak daha da içlerine kapanabilir ve yardım almaktan kaçınabilirler.
- Hasta, deli olarak damgalanmaktan ve yaşam boyu bu damgadan kurtulamamaktan çekinirler.
- Umutlarını büyük ölçüde kaybetmiş bu kişilere göre hiç kimse – doktor bile olsa- onları anlayamaz, yardımcı olamaz. Antidepresan ilaçlarla ilgili düşünceler de oldukça olumsuzdur. Kısmen doğruluğu olsa da çoğu kulaktan dolma olan bu bilgiler nedeniyle bir uzmana gitmek ve antidepresan ilaç kullanmak istemezler. İlaçlar kilo aldırır, uyutur, uyuşturur, sersem eder, bağımlılık yapar şeklindeki düşünceler toplumda oldukça yaygındır. Komşuların, akrabaların düşünceleri doktorun düşüncelerinin önüne geçer çoğu zaman. Bazen bir komşunun kullandığı ilacı sıkıntı hissettikleri anda kullanmaya başlarlar. Bazen de çevredekilerin sözlerini doktorunkinden daha da önemseyerek ilaçları- doktor önermiş bile olsa- almaktan kaçınır, kendi iradeleriyle bu sorunla baş edebileceklerini düşünürler.
- Kişiler depresyonu bir hastalık değil de bir kişilik zayıflığı, güçsüzlük olarak algılar ve kendileri baş etmeye uğraşırlar. Bu sorun onların halletmesi gereken bir durumdur ve doktora gitmeye gerek yoktur.
Depresyon Tedavisinde Kullanılan Yöntemler Nelerdir?
Depresyon tedavisinde antidepresan ilaçların rolü oldukça önemlidir. Antidepresan konusuna ayrıntılı olarak değineceğim.
Depresyon tedavisinde ilaç kadar etkili olabilecek bir yöntem de psikoterapidir. Psikoterapi, hastayla yapılan görüşmeler yoluyla kişinin yaşama bakışındaki kendine zarar veren yaklaşımları bulmasına yardımcı olur. Yaşamdaki sorunlarla baş etme becerilerini ne kadar çok geliştirebilirsek sorunlar bizi o kadar az etkiler. Stresi azaltmak veya ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak stresle sağlıklı bir mücadele yöntemiyle baş etmeyi öğrenmek son derece olanaklı ve ruh sağlığı açısından oldukça yararlıdır. Depresyonun nedenleri bulmaya, gerekirse de depresyonu tetikleyen düşünce biçimlerini ve inanç sistemlerini bulup fark etmeye ve değiştirmeye yönelik tedaviler depresyonun hem şu an var olan seyrinin düzelmesine hem de ilerideki yaşama bakış açısına yönelik olarak olumlu etkiler de bulunacaklardır.
Depresyon Tedavisinde Antidepresan İlaçların Rolü Nelerdir?
İlaçlar hastaların uyku, iştah düzeninin normale dönmesinde, enerjilerinin artmasında, canlılık kazanmalarında, zorluklarla baş etme güçlerini arttırmalarında etkili olur.
İlaçların etkileri ikinci haftadan itibaren hissedilmeye başlanır. Öncelikle uyku düzene girer, kişiler daha sakin olurlar, yaşadıklarının üzerinde daha az takılırlar ve daha az karamsar olurlar. Tahammül güçleri ve enerjileri artar. Motivasyon ve enerji kişinin kendiyle, düşünce ve duygularıyla baş edebilmesi ve sağlıklı çözümler üretebilmesi için vazgeçilmez öğelerdir. İlaçlarla sağlanan bu iyilik hali depresyon tedavisinde ve önlemesinde kalıcı adımlar atabilmenin yolunu açar. Kendini daha sakin ve canlı hisseden kişi depresyona kendisini yatkın kılan düşünce biçimlerini bir uzmanın desteğiyle fark eder ve istediği oranda değiştirme gücünü kendinde bulmuş olur. Düşüncelerin daha sağlıklı olanlarla yer değiştirmesi depresyonun hem iyileşmesini sağlar hem de tekrarları büyük ölçüde önlemiş olur.
Antidepresan Kullanırken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
- İlaçlar kimyasal madde olduklarından elbette bazı yan etkileri olabilir. Ancak bu etkiler daha etki başlamadan önce, genellikle ilk hafta içinde ortaya çıkar ve kısa zamanda kaybolurlar. Sersemlik, baş dönmesi, mide bulantısı-kusma, halsizlik en sık görülen yan etkilerdir.
- İlaçlar düzenli kullanılmalıdır. ‘Bugün kendimi iyi hissediyorum ilaç içmeyeyim.’ ‘ Düzeldim mi bir deneyeyim’ tarzı yaklaşımlar hastalığın daha da uzun süre devam etmesine neden olur. İlacı bıraktıktan sonraki bir-iki gün içinde etkisi kaybolur ve tekrar başlandığında öncelikle yan etkiler görülür.
- İlaçlar başlandıktan bir-iki hafta sonra hastalar kendini giderek daha iyi hissederler. Bu iyilik hali inişli- çıkışlıdır ve bir süre sonra düzene oturur.
- Depresyon özellikle de ilk bir yıl içinde çok tekrarlayan bir hastalık olduğundan ilaç tedavisine en az bir yıl- düzelmiş olunsa bile- devam etmek ve düzenli olarak ayda bir doktora gitmek gereklidir. Böylece depresyon ataklarını tekrar etmesi de bir ölçüde engellenmiş olur.
- İlaç mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalı ve bırakırken de uzmana danışılarak yavaş yavaş bırakılmalıdır. İlacı birden bırakmak oldukça ciddi yan etkiler gelişmesine neden olabilir.
- Tedavinin her aşamasında olası yan etkiler ve ilacın ne ölçüde etkili olduğu uzman tarafından değerlendirilmelidir. Gerekli durumlarda ilacın dozu azaltılabilir veya arttırılabilir. Ya da ilaç eklenebilir veya değiştirilebilir. Böylece tedavi daha doğru biçimde yapılmış olur. Her durumda doktoru haberdar etmek ve tek başına karar vermemek önemlidir.
Depresyon bir acizlik, zayıflık ya da bir kader değildir bir ruhsal rahatsızlıktır. Doğru tedavi edildiğinde kişiler her alanda eski performansına kavuşabilirler. Hatta depresyon yaşamış ve yenmiş olmanın haklı gururu ve bir şeyi- oldukça da zor bir şeyi- başarmanın vermiş olduğu özgüvenle ve depresyon sırasında yaşamdan nasıl zevke alamadıklarını görerek yaşama daha sıkı ve daha sağlıklı bağlarla tutunurlar.
Bu kadar acı veren ve yaşamı çekilmez kılan bu hastalıktan kurtulmak ve tekrarlamasını önlemek o kadar da zor değildir. Size sunulan kısıtlı yaşamı istediğiniz ve hayal ettiğiniz gibi geçirmek istemez misiniz?