Yönetici Konumunda Kadın

Kadınların çalışma hayatına girmesiyle birlikte; işe alımlarda, terfi ve atamalarda, hizmet içi eğitimlerden yararlanma oranlarında, işten çıkarılmalarda ve emeklilik alanında tanınan haklarda kadınlar aleyhine giden bir ayrımcılık gözlenmeye başladı.

İşyeri ortamı zaman zaman erkek egemen bir hal alabiliyor. Kadınların hafife alınabildikleri, bazı eşitsizliklere maruz kaldıkları bir ortam oluşabiliyor.

Başlangıçta belli zorluklarla karşılaşıyor olsa da kadınlar bir süre sonra bu ortama uyum sağlayabiliyor, erkekler de kadınlarla birlikte çalışmaya, zaman zaman üst konumunda kadınları görmeye alışabiliyorlar. Başlangıçta rahatsızlılarını dile getiren erkekler bir süre sonra “Biz biraz kadınlaştık, onlar da biraz erkekleştiler” demeye başlayabiliyorlar.

Yönetici konumundaki kadınların oldukça başarılı oldukları hem kadın hem de erkeklerin üzerinde ortak karar verdikleri bir konu. Kadınlar, yönetici konumunda , genellikle, sorunlarla ilgilenebilen, anlayışlı davranma becerisi gösterebilen bir profil sergilemekteler.Ancak kadınların, yönetici konumuna ulaşabilmek için vereceği mücadele ve kendini ispatlama zorunluluğu erkek meslektaşlarına nazaran daha yoğun . Her şeyden önce kadın çalışma yaşamı ile aile yaşamını dengelemek zorunda, özellikle de çocukla ilgili sorumluluklarını ikinci plana atabilmeleri neredeyse olanaksız. Dolayısıyla yarışın pek de adil olduğu söylenemez. 1970’lerden sonra kadınlar çalışma yaşamında daha aktif roller almaya başladılar. Türkiye ; yönetici konumuna gelebilmeleri konusunda kadınların fırsat eşitliği açısından oldukça ön sıralarda gelen ülkelerden biri.

İş yaşamında üst düzey yönetici konumunda çalışan kadınların belirli bir düzeyden sonra yükselmelerini sekteye uğratan faktörlerin tümüne cam tavan sendromu denmekte. Bu sendromun altında yatan temel düşünce” Kadın bir gün gelip ailesi ile kariyeri arasında bir tercih yapması gerekirse aile yaşamını tercih eder, işini aksatır, dahası yarı yolda bırakabilir” şeklindedir. Belli bir konuma gelen kadın belli bir noktadan sonra görünmez bir tavana çarpar, ancak engelin ne olduğu tam olarak anlaşılamaz. Bu duruma üst düzey yöneticilik konumunda daha sıklıkla rastlanılıyor.

Peki; bu görünmez tavanı oluşturan temel faktörler neler olabilir?

Ortanın üzerinde yönetim aşamasında bulunan pek çok kadın daha fazla yükselmek istemiyorlar, o konumun getirdiği iki şeyden kaçınabiliyorlar; biri politik çatışmalar, polemikler ve hırs, diğeri ise aile yaşamlarının zarar görebileceği endişesi. Kişisel olarak kabul edilebilecek bir başka neden ise; kadının kendi kişisel yeteneklerini ve/veya eğitimini o yere uygun görmemesi olabilir. Kendine güvenen, hırslı, başarma arzusu ve azmi olan, kariyerine önem veren kadınların yükselmeye ve yükseldikleri yerde başarılı olmaya daha fazla aday oldukları söylenilebilir.

Hedef koyamamak ise cam tavan sendromunda neden olarak gösterilebilir. Hedef koyan kadın, hedefe ulaşmada daha istekli, ne istediğini bilen ve uygulamaya koyabilen bir konumda olabiliyor. Hedef koyma veya koyamama tercihinin ne kadarının kadının kişisel özellikleri ne kadarının ise toplumun dayatmasıyla kadının kendine aitmiş duygusuna kapıldığı değerler tarafından belirlendiğinin ayırt etmek ise oldukça zor.

Kadının işl yaşamında yükselmesi önündeki engellerden bir diğeri ise çevresel faktörler…Bu çevresel faktörlerin en önemlilerinden biri; iş yerinde kadına tanınan olanaklar. Şirketlerde tepe yöneticisi olacak nitelikteki kişilere yurt dışında eğitim v.b olanaklar tanınırken, bu tür yatırımlar kadınlar için daha az yapılmakta. Bu durum; tepe yönetici olarak eğitilecek kadının günün birinde aile yaşamıyla ilgili bir zorlama yaşadığında kendini tercih yapmaya zorunlu hissedeceği ve bu tercihi ailesinden yana kullanacağı şeklindeki düşünceye bağlı olarak gelişmekte. İşe eleman alınırken erkeklere pek sorulmayan, ancak her kadına sorulan sorular “Evlenmeyi düşünüyor musunuz?” veya “ Ne zaman çocuk sahibi olmayı düşünürsünüz?” şekinde. Avrupa ve Amerika’da pek çok ülkede bu tarz sorularla karşılaşan kişilerin işyerini mahkemeye verme hakkı olduğunu da hatırlatmak isterim. Oysa yönetici konumundaki kadınların aile ile işi arasında tercih yapmaları istendiğinde çok zorlandıkları ve çalışma tarzını veya programını değiştirmek ve bu haliyle her ikisini de bir arada götürmek gibi ara çözümler bulmaya gayret ettikleri gözlenmekte. Tepe yöneticisi konumundaki kadın aile ve işi arasında denge sağladığında büyük saygı duyulurken, kariyerini ailesine tercih eden kadınlara olumlu gözle bakılmaz.

Cam tavan sendromu olarak adlandırılan bu durum cinsiyet ayrımcılığından farklı bir kavram. Bu durumda kadının beceriksiz olduğundan ,yapamayacağından söz edilmiyor, sadece kadınlık rollerinden dolayı aile ve iş yaşamını bir arada götüremeyeceği varsayımı söz konusu olan.

İş yaşamında kadınlara çocukları veya aile ile ilgili bir izin almak istediklerinde daha sıcak bakılır, daha anlayışla yaklaşılırken; terfi- yükselmelere sıra geldiğinde bu izinle hemen hatırlanıveriyor ve olumsuz etkide bulunuyor.

Üst düzey yöneticisi konumundaki kadınların bazı ortak özelliklerinden söz edilebilir. Özgüvenleri yüksek, tuttuğunu koparabilen, kafasına koyduğunu yapabilen bu kadınların eşlerinden gördüğü destek ise; eşlerinin kişisel özelliklerinden, yetişme tarzlarından ve aldıkları eğitimden çok kadının sergilediği kararlı tutumla ilişkili gibi görünüyor. Kadının kararlılığı, yapma azmi, istekliliği, kariyerindeki yerini belirlemesindeki en önemli belirleyici. Kadın toplumun kendine yüklediği değerleri özümsemek zorunda değil ve bunlarla mücadele edebildiği oranda iş yaşamında istediği yere gelebilir.

İş yerinde yaşanan sorunlarla baş edebilmek için yararlı olabilecek önerilere gelince;

• Sabah erken kalkın, ev işlerini kısa sürede organize edip, işinize yetişin.
• İşyerinizdeki her türlü sürprize hazır olun.
• Giyim tarzınız etkileyici olsun, ancak şaşırtıcı olmamaya gayret edin.
• Dakik olmaya özen gösterin
• Üstlerinizle konuşurken yüzlerine bakmaya özen gösterin
• Sorulara kısa, ancak anlaşılır, doğru ve tereddütsüz yanıtlar verin.
• Aile içi sorunlarınızı işe yansıtmamaya çalışın.
• Kendinizi güçsüz hissetmeyin.
• Çabuk karar verin, paniğe kapılmayın.
• İnsanları yönlendirin.
• Belirli bir program uygulamaya özen gösterin.
• Çocuk yetiştirirken öğrendiklerinizi iş yaşamına uyarlayın.
• Sabırlı olun, bazı şeyleri zamana bırakın.
• “Ben bunu yapamam derken” derken çok düşünün, “yapamayabilirim, ancak yapabilmek için elimden gelen gayreti gösteririm” demeyi tercih edin. Yeteneklerinizi zorlayın ama sınırlarınızı da unutmayın.
• Esnek olun.

Son olarak ta cam tavan sendromuyla baş etmek için yararlı olabileceğini düşündüğüm öneriler;

1. Tercih yapma durumunda kaldığınızda toplumun dayattıklarından arınarak düşünün “Ne istiyorum”, “Gerçekten yükselmeyi istiyor muyum- istemiyor muyum” diye kendinize sorun.
2. Kararlı, tutarı, hırslı olun, hedefe yönelik davranın, tuttuğunuzu koparan bir tutum sergileyin.
3. Kendinizi toplumun dayattıklarını yapmak zorunda hissetmeyin.
4. Model olmaya çalışın. Çalışan bir anne olarak kızınıza iş ve ailenin bir arada gidebildiğini gösterin ve ona destek olun. Oğlunuzun her istediğini yapmayarak ev yaşamının paylaşılması gerektiğini ona göstermiş olun.
5. işyerinizde varsayımların sorgulanmasını talep edin. Kadını her koşulda ailesini tercih edeceği varsayımına karşı savaşın.
6. Ev işleri konusunda eşinizden yardım istemek yerine, bu illerin ikiniz arasında paylaşılması gereken şeyler olduğu düşüncesini eşinize yerleştirmeye çalışın.
7. Ev yaşamınızla iş yaşamınızı birbirine karıştırmamaya büyük özen gösterin. İşi eve evi işe getirmeyin. Çocuklarınıza ilişkin olabildiğince az izin almaya çalışın.
8. Tepe yöneticisi konumunuza geldiğinizde sizinle çalışan kadınları destekleyin. Geçmişte karşılaştığınız zorlukları bir çırpıda unutmayın, tepede olmanın keyfini yaşarken geldiğiniz yerdeki zorlukları da akılda tutun. Hangi cinsten olursa olsun, motivasyonu yüksek, yetenekli kişilerin önünü açın.

Posted in Aile, Annelik, İş Hayatı, Kadın Olmak, Yazılar.