Öfkemiz bazen öylesine yoğun olur ki tüm duygularımız önüne bir sis perdesi gibi çeker, hatta bazen kalın bir duvar gibi. Arkasındakinin sevdiğimiz kişi olduğunu ona yakıştırdığımız davranışın onun kişiliğinin bir parçası olamayacağını unutuveririz.
Hatta bazen öfke, şiddetiyle etrafı kavurur, içine öfke duyanı bile alacak bir yangını bile başlatır, o yangının külleri arasında hoşgörü, şefkat, empati, anlayış havaya karışır gider.
Ancak öfke, en doğal duygularımızdan da biri. Zaman zaman da sağlıklı.
Ne yapacağız bu durumda?
Öncelikle bizi öfkelendirenin aslında ne olduğunu anlamaya çalışacağız. (Hangi davranış, içimizde uyanan hangi duygu)
Öfke duyduğumuz kişinin kim olduğunu hatırlamaya çalışacağız. O kişi böyle davranışlarda bulunacak biri midir? Başka bir şey mi demek istemiştir?
Öfkenin yaşandığı durumun bizde tetiklediği duygulara yöneleceğiz. Öfke ile birlikte neler hissettik?
Bu 3 aşama sonrasında öfkemizi daha sağlıklı fark edebilme şansımız daha yüksek olacaktır.