AİLEDE ŞİDDET SORULARI

-Şiddet dediğimiz olgu nedir? Bize şiddeti tanımlar mısınız?
Şiddet; kişinin bedensel ve ruhsal açıdan zarar görmesine, yaralanmasına ve sakat kalmasına
neden olan bireysel ve toplu hareketlerin tamamı olarak tanımlanabilir.

Şiddeti kaç bölümde ele almak mümkündür?
Şiddet; fiziksel, ekonomik, cinsel ve duygusal şiddet olarak ele alınabilir.

Ailede yaşanan şiddet daha çok sözel şiddet mi?
Aile içi şiddet, sadece sözel değil elbette. Psikolojik vee ekonomik şiddet en az sözel şiddet
kadar yaygın

Aile de ekonomik şiddet ne seviyede ülkemize?
Kocanın cüzdanını, gelirini eşinden saklaması ekonomik şiddettir. Toplumumuzda bildirilen
ekonomik şiddet %6 gibi düşük olmakla birlikte, kadının çalışmadığı durumlarda kadınların
çoğu eşinin gelirini dahi bilmemekte, eşinden günlük bir para ya almakta ya onu bile zorlukla
istemektedir. Bu durumu bir şiddet, hatta yanlış bir tutum olarak bile algılayan kadın sayısı
oldukça azdır. Hatta çalışan kadınların bir kısmının da maaşını eşine teslim ettiği ve harçlık
aldığı ve bu durumu normal gibi algıladığını sık gözlemlemekteyiz

Toplumda şiddeti besleyen nedenler nelerdir?
Şiddetin toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısı olarak kabul görmesi, kuşaktan kuşağa
aktarılması şiddeti besler. iletişim becerilerindeki yetersizlikler, çatışma çözme becerilerinin
olmayışı, duygu ve düşüncelerin kışkırtıcı biçimde ifade edilmesi, şiddet uygulayan kişinin
yarı bilinçli bir şekilde olumlu kabul görmesi ve hatalı namus ve ahlak anlayışı da toplumsal
anlamda şiddeti besleyen öğelerdir.yoksulluk, yaşamla ilgili beklentileri karşılayamamış olma
da şiddeti körükler.şiddet uygulanan bir ortamda bulunmak, şiddete tanılık etmek ve/veya
bizzat maruz kalmak şiddet davranışının gelişiminde en önemli rol oynayan etkendir.
Medyada şiddetin normalleştirilmesi, hukuksal yaptırımları yetersizliği de diğer etmenler
olarak sayılabilir.

Ailede mobbing uygulaması varsa bu da bir şiddet türü müdür?
Mobbing daha çok işyerlerinde uygulanan psikolojik tacizi tanımlamak amacıyla kullanılan
bir kavramdır. Ancak ev kadınlarının işyerinin evleri ve işverenlerinin de kocaları olduğunu
düşünürsek, eşini yok sayma, yaptıklarına değer vermeme, alay etme, aşağılama da mobbing
olarak kabul edilebilir ve psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilebilir.

Aile içi şiddet çocukları nasıl etkiliyor?
Çocuklar bu ortamda en çok olumsuz etkilenen kişiler. Şiddeti uygulayan onu korumasını
beklediği büyüğü, şiddet gören de ondan bakım ve korunma umduğu bir ikinci kişi. Çocuk
kendini son derece güvencesiz, korumasız hissedebiliyor, korkuyor, dehşete düşüyor. Kendini
ve sevdiğini bu şiddetten nasıl koruyacağını bilemiyor, çaresizliğe kapılıyor, insanlara-
kendine güveni kayboluyor. Ya içine kapanıyor ya da ileride çatışma çözmekte gördüğü tek
yol olan şiddeti bizzat uygulayan oluyor

Çocukluk döneminde şiddete maruz kalan kişilerin şiddet uyguladığını görüyor
musunuz?
Çocukken şiddet gören, ihmal edilen yetişkinler daha fazla antisosyal özellikler gösteriyor,
daha fazla alkol tüketiyor ve şiddet uygulama eğilimleri bariz olarak şiddet görmeyenlere göre
daha fazla oluyor

Çocuklar içinde şiddet görmese de şiddete tanık olan diğer çocuklar bundan nasıl
etkilenirler?
Şiddete sadece tanıklık etmek te en az şiddet görmek kadar olumsuz etkilere yol açabiliyor.
Bu çocuklar içlerinde çok şiddetli öfke biriktirebiliyorlar, kendilerini çaresiz ve sevdiğini
koruyamadığı için suçlu hissedebiliyorlar

Karı koca arasında yaşanan şiddetin temelinde neler var?
Şiddeti uygulayan kişi kontrolü eline alıyor, istediğini yaptırabiliyor, kişiyi denetleyebiliyor.
Şiddet uygulayana karşı bağımlılık gelişiyor, hem onan korkuyor hem onsuz olamıyor, onu
gözünde yüceleştiriyor. Şiddeti evde uygulayan kişi dış dünyada sözünü geçiremeyen, ezilen
ve gücü ancak evdekilere yeten biri olabiliyor

Peki şiddete maruz kalan bireyler muhatap oldukları bu incitici durumu ifade
edebiliyorlar mı?
Genelde ifade edilmiyor. “Kol kırılır yen içinde kalır” “Aile sorunları ailede halledilir” gibi
düşünceler nedeniyle şiddet gören kimseye söz etmek istemiyor. Ayrıca bu durumdan utanç
duyuyor olmak, kısmen veya tamamen kendini suçlamak, hak ettiğine inanmak gibi etmenler
de ifade edilmemeyi açıklayabilir. Erkek ( veya anne- baba)değil mi sever de döver de
yaklaşımı dayağı haklı çıkarıyor.

Eğitimli kişilerin de şiddet uygulayabilmesini nasıl açıklarsınız?
Eğitim geleneksel rol dağılımını, iletişim becerilerini çok fazla değiştiremeyebiliyor. Kişi
iletişim kurmayı bilmiyorsa, kendini yetersiz hissediyorsa, gücü karşısındakini ezerek
hissedebiliyorsa ve çatışmayı ancak şiddetle çözebilmeyi öğrenmişse eğitim düzeyi ne olursa
olsun şiddet uygulayabiliyor

Ailede duygusal ihmalde bir şiddet midir?
İhmali, bakım, beslenme gibi fiziksel ve ilgi, sevgi, takdir gibi psikolojik ihtiyaçların
karşılanmaması-yok sayılması olarak tanımlıyoruz. Bu anlamda duygusal ihmal de psikolojik
şiddet kapsamında değerlendirilebilir.

Çift kariyerli ailelerde de şiddete tanık oluyor musunuz?
Kadının çalışıyor olması ve dolayısıyla ekonomik olarak bağımsızlaşmasının şiddeti azalttığı
durumlar olmakla birlikte kadının çalıştığı halde eşinden harçlık almaya devam ettiği ve
ekonomik anlamda şiddet gördüğü, ev kadınlığını sorumluluğunun aynen devam ettiği
durumlar da oldukça sıktır. Çalışan kadın haklarını hem tam alamamakta hem de daha fazla
sorumluluk almak zorunda bırakılmaktadır. Ayrıca eşlerin bazen kadının çalışıp güçlenmesi
karşısında kendilerini ezik ve yetersiz hissederek güç gösterme ve aşağılama, hakaret etme
yolunu gittiklerini de görmekteyiz

Aile içi şiddeti gizleme eğiliminin sebepleri nelerdir?
1.Aile sırlarını açık etmeme isteği
2.Utanmak
3.Şiddetin daha da fazla artacağından korkmak
4.Şiddetle ilgili kendini sorumlu tutmak, hak ettiğine inanmak
5.Toplumda reddedileceğinden korkmak

Şiddet gören kişinin yaşadığı psikiyatrik şikayetler nelerdir?
1.Öğrenilmiş çaresizlik(olayları engelleyemem, yapabileceğim Hiçbir şey yok)
2.Şiddeti doğurabilecek olayları engellemeye çabalamaktan uzun vadeli planlar yapamama, ileriyi görememe
3.Yoğun korku, güvensizlik, ümitsizlik
4.Yoğun endişe, panik
5.Uyku bozuklukları, kabuslar
6.Yeme bozuklukları
7.bedensel yakınmalar
8.sakat kalmaya varan yaralanmalar, ölüm
9.depresyon
10.ölüm isteği, düşünceleri
11.suçluluk, utanç
12. patolojik umut (bir gün düzelecek, yaptığı hatayı anlayacak ve vazgeçecek, o aslında iyi
biri)
13.insanlara güvenememe, yakın ilişki kurmakta güçlük çekme
14. benlik değerinde düşme, kendini lüzumsuz, yetersiz hissetme.
15.alkol, madde bağımlılığı
16.kendine zarar veren davranışlar
17. öfke patlamaları, başkasına şiddet uygulama

Çocukluk döneminde yaşanan şiddetin izlerini silmek mümkün mü?
Ne yazık ki pek mümkün değil, yaşanan şiddet bellekte kalmasa bile kişilik üzerinde kalıcı
etkiler bırakır. Çocuk yaşadığı şiddeti ya başkalarına yaşatarak ya kendine ve topluma zarar
verici eylemler de bulunarak ya da kaygılı, içine kapanık, korkak biri olarak yaşamını
sürdürür

Şiddetin meydana gelmesinde tarafların özensiz ve kışkırtıcı davranışlarının
etkisi var mıdır?
Olmadığını söylemek doğru değil. Karşı tarafı kışkırtmak, hatta tahrik etmek kaçınılmaz
olarak şiddeti doğurur, ancak şiddet uygulanan pek çok kişinin bunu bir bahane olarak
kullandığını, tahrik olarak belirttikleri şeylerin aslında dişe dokunur olaylar olmadığını da
belirtmek gerek.

Tüketilen görsel materyallerin, dizilerin şiddeti fazlaca içermesi kişilerde bu
durumu normalleştirici edici etkisi var mıdır?
Normalleştirmekten öte şiddeti onaylayan, hatta öven ve güçlülüğün temsil edilmesi olarak
gösteren yayınlara ne yazık ki sıkça rastlıyoruz. Bir iletişim biçimi, bir kahramanlık örneği
olabiliyor şiddet ve bu durum özellikle ergenleri çok olumsuz etkileyebiliyor. Şiddet
uygulayanları kendilerine model alabiliyor ve sorunlarını çözmekte önemli adam olmakta
şiddeti anahtar gibi algılayabiliyorlar

Şiddet sadece bizim toplumumuza özgü bir davranış mıdır?
Elbette hayır Belçika’da 956 kadınla yapılan bir araştırmada %3’ü ağır derecede, olmak üzere
541’nin şiddet gördüğü belirlenmiş. Kanada’da yapılan bir araştırmada kadınların %17’sinin
fiziksel şiddet gördüğü saptanmış. Japonya2da796 kadının 5582i fiziksel,%65.7’si duygusal,
%592u cinsel şiddet görmektedir. Bu örnekleri dünyanın her bölgesine yayarak uzatmak
mümkün

Sizin hasta popülasyonunuzda durum nedir? Psikiyatrik hastalıklarda tanık
olduğumuz şiddetin ne gibi nedenleri vardır?
Durum hasta populasyonu dikkate alındığında daha da vahimleşmekte. Şiddetin psikolojik
sorun gelişimine neden olan önemli bir etmen olması dikkate alındığında psikiyatrik
hastalarda şiddet oranının daha yüksek olması anlaşılabilir. Bu nedenleri biyolojik, psikolojik
ve sosyal nedenler olarak gruplayabiliriz

Bunları da kısaca açabilir miyiz? İsterseniz biyolojik nedenlerden başlayalım.
Erkeklik hormonu, bazı akıl hastalıkları, antisosyal kişilik bozukluğu, alkol-madde kötüye
kullanımı sayılabilir. Erkelerde saldırganlığın yaşla birlikte azaldığı dikkate alınarak
testosteron ile şiddet arasında bağ kurulmaya çalışılmıştır. Şiddet uygulayanların sadece
%10unda ruhsal rahatsızlık saptanmıştır. Alkol kullanımı ve antisosyal kişilik bozukluğu
şiddete yatkınlık yaratan en önemli etkenlerdendir.

Psikolojik nedenler olarak neler arasında neler almaktadır?
Şiddeti uygulayan bu davranışıyla duygusal baskılardan kurtulmuş olur, eşini sindirmiş ve bir
şekilde korkuyla da olsa kendine bağlamış olur, onun üzerinde güce dayalı bir egemenlik
kurabilir, isteklerini gerçekleşmesini garanti altına alır. Uygulayıcı hissettiği yetersizlik,
eksiklik duygularını şiddet uygulayarak yenmeye çalışır

Bunlar kadar da herhalde sosyal nedenler de önemlidir? Onlar nelerdir?
Şiddet öğrenilebilen, taklit edilebilen bir davranıştır. Çocukluk döneminde aile içi şiddeti
yaşayanlarda yetişkin dönemde şiddet gösterme eğilimi bu model almaya dayalıdır. Şiddet
toplumun çok da olumsuz yargılamadığı, güçlülük olarak algıladığı bir davranış olduğunda
toplumda yer edinme, onay görme ve önemsenmenin bir aracı olarak ta şiddet kullanılabilir.
Toplumsal iletişimi beceremiyor olmak, çatışma çözme becerilerinin gelişmemiş olması,
namus ve ahlak anlayışlarındaki hatalar şiddeti görünür hale getirmekte. Şiddet namusunu
korumak, erkek adam olmak, kahraman olmakla bir tutulmaktadır. Sosyoekonomik
yetersizlikler de şiddet tetikleyen nedenle olabilirler. Şiddetin cezalandırılmıyor oluşu hatta
meşru kılınıyor olması da kişilerin kendilerini kontrol etme gereksinimlerini en aza
indirgeyerek şiddet uygulamasına neden olmaktadır. Aileye yakın akrabaların aşırı
müdahalesi de aile içi şiddetin oluşumunda önemli bir etken

Peki röportaj konumuz olan aile içinde yaşanan şiddetin seyri ne durumdadır? Şiddet
birden bire ortaya çıkmasa gerek.. Bir öncesi vardır sanırım.
Şiddet aile içinde bağlar derinleştikçe, ilişkiler karmaşıklaştıkça başlıyor. Öfkeyi, kızgınlığı
aynı mekanda tüketmeye çalışmak, yaşamın tüm yükünü beraber üstleniyor olmak, aile içi
gerginlikleri tırmandırabilir. Ve bir noktada bu gerginlikler şiddetle son bulabilir. –
Ailelerde gözlediğimiz bir durum vardır. Şiddet yaşanır kısa küslük dönemleri yaşanır
ama ardından farklı sebeplerle tekrar barışma dönemi gelir ama bir süre sonra şiddet
kesilmez yeniden baş gösterir. Yani şiddette bir kısır döngü söz konusu olur. Bu tabloya
bakışınız nedir?
Bazı erkekler şiddet uyguladıktan sonra pişman olduklarını ve bir daha yapmayacaklarını
söylerler. İlk seferlerde kadın buna inanmak ister, eşini seviyordur, gidecek yeri yoktur,
yuvasını dağıtmak istemez ve de en önemlisi eşinin bunu bir daha yapmayacağına inanır. Ne
yazık ki bu durum defalarca tekrarlanır. Kadın hala içinde her şeyin düzeleceğine dair bir
umut taşıdığından kalmaya devam eder. Ya da toplum içinde olumsuz değerlendirileceğini
düşünür, ailesinin bile onu kabul etmeme durumu mevcuttur. Bazen aileler kadını ancak
çocuğu olmadan kabul eder ve çocukları için kadın bu şiddete dayanır.. Ekonomik gücü
olmadığı için bu durumu yaşamaya mecburdur. Çevresinden utandığından kimseye
söyleyemez ve konumunu değiştiremez. Kadının yanı kocasının yanıdır” “Kocanın vurduğu
yerde gül biter” “kadının görevi kocasını idare etmektir” tarzı geleneksel kadınlık rolleri de
şiddetin sürmesine neden olur. Bir çok kadının da çocukları babasız büyümesin diye eşinden
ayrılmadıkları, asla şikayetçi olmadıklarına sık rastlamaktayız. Şiddetin daha da artarak
devam edeceği, eşinden bir türlü kurtulamayacağı duygusu da sessiz kalmanın nedenlerinden
biridir

Fotoğrafı biraz daha netleştirmek istiyorum. Şiddete başvuran kişilerde görülen ortak
özellikler nelerdir? Bunları maddeler halinde alabilir miyim?
1 çocukluk döneminde şiddet/taciz görmüş olmak
2. kendini yetersiz/eksik/güçsüz hissetmek
3. Gücünü karşısındakini ezerek ortaya koymaya çalışan bir yapı
4. Çatışma/sorun çözme becerisi olmamak
5. İletişim kurmada yetersizlikler yaşıyor olmak

Şiddetin nedenlerini çok güzel detaylandırdınız. Şimdi de diğer ayağı olan şiddetin
çeşitleri konusunda kısaca bilgi rica ediyorum?
1. Fiziksel şiddet: bedene yönelik ve bedensel güce dayalıdır. Temel ihtiyaçlarını kısıtlamak,
dövmek, bağlamak, ısırmak, eve kapatmak, tıbbi tedavi görmesine engel olmak v.b
2.Psikososyal şiddet: Aşağılamak, küfretmek, yok saymak, sürekli eleştirmek, duygularını
kullanarak kontrol altında tutmaya çalışmak, bırakırım tehditleri, çocuklarım alırım, çocuklara
kötülük yaparım tarzı tehditlerle eve bağlamak, gururunu incitmek, evden kovmak, alay
etmek, herkesin önünde küçük düşürmek, özel yaşam hakkı tanımamak, mahremiyetine saygı
göstermemek, zorla evlendirmek, aile içinde söz hakkı tanımamak v.b
3. Cinsel şiddet: birlikte olmaya mecbur etmek, tacizkar davranışlarda bulunmak, istemediği
halde cinsel ilişkiye girmek, istemediği tip ilişkilere zorlamak, başkalarıyla cinsel ilişkiye
zorlamak, ilişki sırasında dövmek
4.Ekonomik şiddet: Parasını almak, zorla istemediği bir işte çalıştırmak veya çalıştırmamak,
eline hiç para vermemek, para vermemekle tehdit etmek

Şiddetin nedenlerini ve çeşitlerin anlattınız. Aile içi şiddete maruz kalanların
karşılaştıkları sonuçlar nelerdir?
1. kurbanın kendini çaresiz ve umutsuz hissederek hiçbir şey yapmaması
2.Şiddeti durdurmak ve hayatta kalmak için sürekli taktikler geliştirmekten bugünü ve geleceği yaşayamamak
3. Yoğun kaygı, panik, korku
4. Depresyon, ölmek, yok olmak ve şiddeti böylece durdurmak istemek
5:Öfke patlamaları
6.Toplum ve çevreden soyutlanma
7.İnsanlara karşı güvensizlik
8.Kendine zarar veren davranışlar
9.Yoğun utanç, suçluluk duyguları
10.Cinsel yaşamda zorluklar
11. Evden kaçma
12. Alkol-madde kötüye kullanımı
13.Bedensel yakınmalar
14. Özgüven eksikliği, değersizlik duyguları

Şiddet önlenmesi konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Siz psikiyatri uzmanı ve bu
konudaki pek çok vakayı görmüş deneyimli bir hekim olarak bize son olarak yapılması
gerekenlerin neler olduğu konusunda bilgi verir misiniz?
Şiddetin biteceğine dair umuda kapılmadan durdurmanın yolları aranmalı. Kurban suçlu değil
sadece mağdur olduğuna inandırılmalı. Medyada şiddeti özendiren, yüceleştiren yayınların
yerini şiddeti olumsuzlayan yayınlara ağırlık verilmeli Geleneksel rol dağılımında şiddet aile
içi bir mesele, sıradan bir durum gibi değil bir suç olarak nitelendirilmeli. Öncelikle kadınlar
olmak üzere tüm toplum şiddetin nedenleri, çeşitleri ve sonuçları konusunda bilgilendirilmeli.
Çatışma çözme, iletişimi sağlıklı kurabilme becerilerini kazandırmaya yönelik eğitimler yerel
yönetimler nezdinde planlanmalı. Şiddete uğrayanların başvuracağı, haklarını öğreneceği ve
arayabileceği kurumlar arttırılmalı. Şiddete uğrayanlara mutlaka psikolojik destek sağlanmalı.
Şiddet cezai yaptırımlarla sonuçlanmalı ve bu yaptırımlar ciddi ölçüde caydırıcı boyutta
olmalı. Şiddet toplumca övülen değil kınanan bir davranış biçimi haline gelmeli

Posted in Genel.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir