Kişiler çevresinde ne kadar bilinmezlik varsa o kadar rahatsız, huzursuz ve keyifsiz olurlar, bazı kişiler ise kaygı, depresif ruh hali ve öfke patlamaları yaşayabilir.
Belirsizlik, bilmemenin insanda yarattığı kaygı ve korkuyu beraberinde getirir. Aynı zamanda; belirsizlik, bir başka deyişle ne olacağını ya da ne yapacağını bilememek, çaresizlik ve kontrolünü kaybetme duygularını da yaşatır insana. Kaygı, korku, çaresizlik ve kontrol kaygı gibi duygular bir araya geldiğinde genel anlamda kendimizi güvende hissedemeyiz. Bugün için de, özellikle de gelecek için plan yapamayız, yolumuzu göremeyiz. Geniş bir alanda bir kenara sıkıştırılmış gibi bir his, çünkü tüm değişkenler kontrolünüz dışında ve siz kontrolü alıp yeni bir düzenleme yapabilmek için ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Bu arada da; gündelik yaşama ve bugüne ait bazı yaşamsal korku ve kaygılarınız da varsa duygularınız daha da karmaşık ve bunaltıcı hale gelebilir.
Tehditlere karşı diğer tüm canlılar gibi kendimizi koruma eğilimindeyiz ancak tehdit belirsiz ve potansiyel olarak geniş kapsamlı olduğunda ise kendimizi koruyamayacağımızı düşünmeye başlarız. Bu da endişemizi arttırarak alışılmadık davranışlar sergilememize neden olabilir.
Belirsizliğin insanın enerjisinin çokça bir kısmını tükettiği açık.Belirsizlikle ne yapacağımızı bilemeyiz ve ne yapacağını bilememek insana çok çaresiz hissettirebilir. Bu çaresizlik, güçsüz ve aciz hissettirebilir. Güçsüz ve aciz hissetmek de insanı öfkelendirebilir.Belirsizlikle karşılaştığımız zamanlar ve ve kontrolü de kaybettiğimizi düşünmek kontrolde hissetmemek çok zorlayıcı oluyor. Bu duygularla baş edebilmek için ise;belirsizlikte bırakan şeye karşı bilgi toplamaya çalışıyoruz. Ne kadar çok bilirsek o kadar çok kontrolde hissedeceğimizi düşünüyoruz, böylece belirsizliğin önüne geçmek mümkün olacak gibi geliyor.
Bilgi toplamaktan sonra bu gibi belirsizlik durumlarında yöneldiğimiz başka başa çıkma yollarından bir tanesi, otoriteye sığınmadır. Salgın gibi ciddi bir belirsizlik durumunun yarattığı korku ve acizlik duygusu, bizi çocukça hislerimize ve çocukken izlediğimiz başa çıkma yollarına götürebilir. Biz rahatlatacak, korkumuzu giderecek bir otoritenin varlığına ve bu durumu çözebileceğine inanmak isteriz. “Devlet gerekli önlemleri alır.”, “Sağlıkçılar yoğun çalışıyor, bu konu halledilecek,” Bizim ülkemizde rakamlar düşük” önlemini almışlardır.”, “Zaten yakında aşısı, ilacı bulunur”, “Abartıyorlar yine, o kadar da çabuk bulaşmaz bence”Bir sürü biliminsanı var, tüm dünya bu konuda çalışıyor.”, “Allah/Tanrı bizim için en doğrusunu bilir, bizi korur.” şeklindeki düşüncelerle kısa süreliğine zihnimizi ferah tutmaya çalışırız. Devlet, siyasîler, biliminsanları, Allah, Tanrı… Tüm bunlar otorite figürlerine karşılık gelir ve kendimizi bu virüsün yayılmasıyla ilgili elimiz kolumuz bağlı hissederken bize nefes alacak bir alan açarlar.
Diğer bir başka başa çıkma yolu ise; “bana bir şey olmaz” olarak sıkça duyduğumuz, aslında kaygı -korku gibi duyguları ve hatta içinde bulunduğumuz durumun tamamını inkar etmeye yönelik bir cümledir. Bu cümle; böylesi belirsizliğin yoğun olduğu dönemlerde hissedilen acizlik, kırılganlık, tehlikelere açık olma ve güvensizlik hislerinin bizi derinlerdeki “tümgüçlü” olma haline dönme isteğimizle de ilgili olabilir. Ancak bütün güç ben de olursa bu durumla baş edebilir ve kendimi çaresiz hissetmem Tehlikeyi görmek ve varlığını kabul etmek korku, acizlik, kırılganlık gibi tatsız duygulara temas ettireceğinden bu duygulardan kaçmak adına “tüm güç bende” gibi davranarak ve hatta bir süre sonra belki de buna kendimizi inandırarak rahatlamaya çalışır kimilerimiz. Bana bir şey olmaz” anlayışı hem kamu sağlığı hem de bireysel sağlık için tehlike arz ediyor.
İnsanların hastalığın ciddi olduğunu, kendilerine bulaşabileceğini, öldürücü olduğunu düşündüklerinde ve hastalığa karşı alacakları tedbirlerin işe yarayacağına inandıklarında hijyen davranışlarını yerine getirdiklerini gösteriyor. Yani optimum düzeyde korku ve endişe, harekete geçip kendimizi korumamız için gerekli. Aşırı derecede korku ise depresyon, sağlık anksiyetesi gibi bir takım ruhsal sorunlara neden olabilir. Bu nedenle resmi bilgilendirmeleri takip etmek, gerçekçi bir risk değerlendirmesi yapmak ve hangi davranışları edinerek kendimizi koruyabileceğimizi öğrenmek bu süreçte hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı korumak için çok önemli.
Sürekli evde kalmak ve 24 saat aynı ev içinde yaşamak; ilişkileri de bir şekilde etkiliyor elbette. İlişkilerinde sorunları olan, ancak bunları sosyal yaşamları, işleri, hobileriyle öteleyenler, ya da birbirleriyle iletişimlerini en aza indirerek tartışma yaşamama yoluna gidenler bu dönemde kaçınılmaz sorunlar yaşayabilmekte. Hem eve ait, uzak durarak kaçınılan sorumluluklar ve sorunlar artık kapıya dayanmakta hem de partnerle ilişki kurmamak neredeyse imkansız hale gelmektedir. Böylesi durumlar da sorunlar ya dayanılmaz bir hale gelecek ve bu dönemler sonlandığında ilişkiler kopacak ya da kişiler sağlıklı iletişim kurmanın bir yolunu bulacak, sevgilerinin ateşini yakacak ve birlikte vakit geçirememenin getirdiği bazı sorunlar çözülmüş olacaktır.
Koronavirüsün yol açtığı kaygı ile baş edebilmek için güvenilir kaynaklardan bilgi edinin.
* Endişenizi gereksiz yere şiddetlendiren, korku uyandırıcı haberler veya sosyal medya yayınlarından uzak durun. Bunun yerine bilimsel açıdan güvenilir kaynakları izleyin ve dikkate alın.
*Virüs ve salgın haberlerine aşırı maruz kalmaktan kaçının. Medya tüketiminizi sınırlayın. Gün içinde kendinize bir kota belirleyin
* Çocuğunuz kendini üzgün ve endişeli hissediyorsa, bununla nasıl başa çıkabileceğini ve kendini nasıl koruyabileceğini anlatın.
* Elinizi yıkamak, seyahatleri sınırlamak gibi riski azaltabileceğiniz eylem planları yapın.
* Sürü psikolojisinden kaçının. Sağlık otoriteleri tarafından önerilmeyen işe yaramayan eylemleri sırf başkaları da yapıyor diye yapmayın.
* Hijyen, beslenme, uyku gibi kişisel bakımınıza dikkat edin.
Endişelerinizi ve nasıl hissettiğinizi yakınlarınızla paylaşın, sağlıklı ilişki ve iletişiminizi sürdürün.
Umut duygunuzu sürdürün
* Ruh sağlığınızın aşırı endişeden etkilendiğini düşünüyorsanız bir ruh sağlığı profesyonelinden destek alın.
Çocuklar için ne yapalım?
Özellikle çocukları virüsle ilgili ölü, vaka sayısı gibi haberlerden uzak tutun.
Bu tür haberleri duyduğunda çocuğunuz kendini üzgün ya da endişeli hissediyorsa onun bu duygusunu ifade etmesini sağlayın.
Yaşadıkları duygularla nasıl başa çıkabileceklerini öğrenmeleri için kendi stresinizle nasıl başa çıktığınızı onlarla paylaşın.
Çocuğunuza kendini korumak ve riski azaltmak için yapabileceği şeyleri anlatın, yaşlarına göre masal hikaye, oyun yöntemlerini de kullanabilirsiniz.
Doğru beslenme, uyuma ve hijyen konularında onları sıkmadan, yaşlarına göre oyun, masal, hikaye yoluyla bilgi verin